Bir tür etkili çözelti konsantrasyonudur ve aktivite olarak da adlandırılır. Bu kavram GN Lewis (1907) tarafından gerçek sistemler için termodinamik teorinin geliştirilmesinde tanıtılmıştır. Çözeltinin doğası bileşimine bağlıdır, ancak buhar basıncı, kaynama noktası ve donma noktası gibi birçok özelliğin bileşimle basit bir ilişkisi olması gerekmez. Bunun nedeni, varoluş durumunun, bileşen molekülleri arasındaki etkileşimden etkilenmesidir. Çözeltideki bileşen i'nin var olma durumu, kimyasal potansiyel μ i ile termodinamik olarak ifade edilir, ancak μ i ile konsantrasyon arasındaki ilişki,
μ i = μ i + RT ln a i
Ve i aktivitesi tanımlanır. R'nin gaz sabiti, T mutlak sıcaklıktır, ln doğal logaritmadır ve μ i İ = 1 olduğunda kimyasal potansiyeldir ve standart kimyasal potansiyel olarak adlandırılır. Yeterince seyreltik bir çözeltide, aktivite konsantrasyona eşittir (molar fraksiyon x i ). İ f i aktivite katsayısını tanımlayan, i x f konsantrasyonu ile tutarsızlık derecesi = bir i olarak ifade edilebilir. Bir çok durumda, daha yüksek konsantrasyon, f i küçüktür ve daha yüksek bileşenler arasındaki karşılıklı etkileşim, daha önemli. Elektrolit çözeltisi durumunda, iyonların aktivitesi tanımlanır, ancak iyonların aktivite katsayısı çok düşük konsantrasyonlarda bile 1'den sapar. Bunun nedeni pozitif ve negatif iyonlar arasındaki elektrostatik etkileşimlerdir ve teorik olarak PJW Debye ve Hückel WKFBHückel tarafından ele alınmıştır.
→ Kimyasal potansiyel → Debye-Huckel teorisi